Ayla’nın bir de dinazorlar öyküsü var. Sıra ona da gelecek. Bugün genç bir konuğumuz var… Kent ve insan konusunda bu yepyeni kuşak temsilcisi Ayla…
Featured — By sonmez on February 18, 2012 at 4:48 pmAnnesine yardım etmeyi çok sever. Bir olaya tanık oldum.
Ayla’nın annesi daha önce çalıştığı iş yerine boşaltmıştı.
Oranın temizlenerek mal sahibine teslim edilmesi gerekiyordu.
Ayla’nın annesinin çok çok işi vardı.
Ona yardım gerekiyordu.
Baba hafta boyu dışarıda çalışıyordu.
Ayla ve anne evle iş arasında gidip geliyorlardı.
Ayla kolları sıvadı ve ben de varım dedi.
Kocaman hangar gibi bir yer…
Ayla paspası ve kovayı çekti annesinin elinden aldı.
Bilgisayar gibi teknik konularda da Ayla var.
Bilgisayar dediysem bunun daha küçüklerinden söz etmek isterim.
Yeni telefonlarda bu sistemler de var.
Ben telefonumda yeni bir numarayı not etmeyi bilmiyorum.
Öğrenebilirdim belki fakat olmadı.
Zamanla barışık değilim.
Fakat Ayla zamanla barışık. Tüm yeniliklere, her yeni keşfe hazırlanıyor.
Her yere yetişebiliyor. Çok hızlı. hızlı oluşu sadece bedensel değil.
Düşünürken de hızlı. İki dili akışkan konuşuyor.
Ayla, annesinin bu yeni model telefonunda karton filmleri izliyor.
Kendisi açıp, kendisi kapatıyor film sona erince.
Ayla konusunda söylenecek çok şey var.
En önemlisi fotoğraf çekmeye yeltenirseniz başarısız olacağınızı söyleyebilirim.
İşte burada gördükleriniz gibi Ayla yüzünü ne yapıp yapıp göstermiyor.
Tek başına oyun kurabiliyor Ayla. Harita okumayı çok seviyor.
Geçenlerde annesi ve babası ile bir oyuncak mağazasına gitti.
Orada kocaman bir köpeği kucaklamaz mı!
Eve götürmeye kalktı. Evde onun Pitaye adında bir köpeği de var.
Pitaye’nin yeni bir köpekten hoşlanmayacağı Ayla’ya anlatılınca Ayla bıraktı onu.
Pitaye üzülsün istemedi.
Ayla’nın bir de dinazorlar öyküsü var.
Ayla geçenlerde ünlü bir müzeye gitti.
Tekin SonMez
18 Şubat 2012, Stockholm